İzmir Depremi Üzerinden Bütünsel Afet Yönetimi ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Afet Yönetimi İçindeki Yeri
Feodalizmden Kapitalizme Kadının Eemeğinin Değişen Konumu
GİRİŞ
Türkiye, yaklaşık 4 milyon sığınmacı ile dünyada zorla yerinden edinmiş
en fazla göçmene ev sahipliği yapan ülkelerin başında gelmektedir. 1980 ve
1990’larda Irak’taki çatışmalardan dolayı yaşanan kitlesel göçün ardından 2011
yılında Suriye’deki çatışmalardan kaçan kitlelerin Türkiye’ye göç etmesi küresel
düzeyde göç yönetimi tartışmalarının yaşanmasına yol açmıştır. Ankara ile AB
arasında yaşanan tartışmalar insani sorumluluğun paylaşımı ilkelesini öne çıkartmasına
karşın, AB’nin hem fon veren hem fonu dağıtan hem de denetleyen
aktör olarak sahada ana oyuncu olarak varlığını sürdürme çabası evrensel düzeyde
kabul gören bir çok ilkenin de uygulanmamasıyla sonuçlanmıştır. Bir diğer
deyişle fonu veren aktörün fonun kullanımı ve denetimi de tek başına yapma
girişimi, bir yandan uluslararası kuruluşlara olan güveni zedelerken diğer
yandan da Türkiye’nin insancıl göç yönetim politikasının sekteye uğramasına
yol açmıştır. Hesapverilebilirlik, şeffaflık, denetlenebilirlik, gözlemlenebilirlik,
kamu ile koordinasyon ve fonun ihtiyaç sahiplerine ulaşımı gibi bir çok alanda
uluslararası kurumların başarısız bir yönetim sergilediği bu raporda örnek çözümlemelerle
ileri sürülmektedir