Trump, Bir Kez Daha Amerika Birleşik Devletleri
Başkanı: İç Reformlar ve Orta Doğu Barışı Arasında, İstikrarı Sağlayabilir mi?
Donald Trump’ın Amerika Birleşik
Devletleri’ne ikinci kez başkan olarak dönmesiyle, bu yeni dönemin uluslararası
sahneye, özellikle de Orta Doğu’ya nasıl etki edeceği yönünde sorular artmaya
başladı. “Amerika’yı düzelteceğiz” sloganıyla, Trump iç ve dış
politikada kapsamlı reformlar vaat ediyor gibi görünüyor, ancak bu vaatlerin
gerçekleştirilmesi, hem Amerika içindeki köklü zorluklardan hem de Orta
Doğu’daki tarihsel, toplumsal ve inançsal nedenlerden kaynaklanan büyük
engellerle karşı karşıya.
Trump’ın Orta
Doğu’daki Vaatleri: Barış ve İstikrar
Trump’ın seçim kampanyalarındaki en
belirgin vaatlerinden biri, Orta Doğu’yu güvenli ve barış dolu bir bölgeye
dönüştürmekti. İlk başkanlık döneminde, politikaları, İran gibi bölgesel
rakiplerin etkisini zayıflatmaya ve İsrail’i tartışmasız desteklemeye odaklanmıştı.
Bu, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması ve Golan Tepeleri’nin İsrail
toprağı olarak kabul edilmesi gibi tartışmalı kararlarla pekiştirildi. Bu
yaklaşım, İsrail hükümetinden büyük destek gördü, özellikle Benjamin
Netanyahu’nun liderliğinde İsrail, Trump’ı güçlü bir müttefik olarak gördü.
Ancak, Trump gerçekten Orta Doğu’da
beklenen istikrarı sağlayabilir mi? Bölgedeki karmaşık yapıyı göz önüne
aldığımızda, Filistin meselesi, Suriye iç savaşı, Yemen savaşı ve Suudi
Arabistan-İran gerilimleri gibi uzun süreli çatışmalar, Trump’ın barış vaatlerini
ne kadar gerçekleştirebileceğini sorgulatıyor.
Filistin Meselesi:
İsrail ile İlişkilerdeki Karmaşıklıklar
Filistin konusu, Trump yönetiminin
Filistinlilerin haklarına ne kadar önem vereceğine dair ciddi şüpheler
barındırıyor. Trump, ilk döneminde İsrail’e olan yakınlığını gizlememişti, bu
da Kudüs ve Golan konusunda aldığı kararlarla net bir şekilde görüldü.
Netanyahu ile kurduğu sıkı ilişki, Filistin-İsrail çatışmasında adil bir çözüm
bulma çabalarını karmaşık hale getirebilir. Trump’ın, İsrail ve Filistin
arasındaki çıkarları dengeleyecek net bir planı olmadığı görülüyor, bu da,
bağımsız bir Filistin devleti kurma ve işgalin sonlanması için çözüm isteyen
birçok kişide endişe yaratıyor.
İran: Baskı
Politikası mı Diplomasi mi?
Trump’ın İran’a yönelik önceki
politikaları, diplomasi yerine gerilimi tercih ettiğini gösteriyor. İlk
döneminde Trump, Obama yönetimiyle imzalanan nükleer anlaşmadan çekildi ve
İran’a karşı sert ekonomik yaptırımlar uygulayarak, İran’ın uluslararası arenadaki
izolasyonunu artırdı. Peki, Trump ikinci döneminde bu yaklaşımı sürdürecek mi,
yoksa İran’ın nükleer hırslarını sınırlamak için yeni diplomatik yollar mı
arayacak? Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki gerilimler göz önüne alındığında,
Trump’ın İran’a yönelik baskı politikasına devam edip etmeyeceği veya çözüm
için diplomatik bir çıkış yolu arayıp aramayacağı sorusu hala belirsiz.
Türkiye ve Bölgesel
İlişkiler: Politikalarda Dönüşüm
Türkiye ile ilişkiler, Trump’ın ikinci
döneminde muhtemel bir dönüşüm geçirebilir. Biden döneminde, Amerika-Türkiye
ilişkileri, özellikle Suriye meselesi ve terör örgütlerine verilen destek
nedeniyle belirgin bir şekilde gerildi.
Ancak Trump’la birlikte, ilişkilerin
iyileşmesi bekleniyor. Trump, güçlü liderlerle, örneğin Türkiye Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan ile işbirliği yapmayı tercih ediyor. Amerika ile Türkiye
arasındaki gerilimlerin azalması beklenebilir, ancak Türkiye’nin Amerika’nın
terör örgütlerine verdiği desteği hoş karşılamadığı ve bu durumun ileride daha
fazla gerginliğe yol açabileceği de unutulmamalı.
İsrail ve Kürtler:
Karmaşık Bir Oyun
İsrail’in bu bölgede karmaşık ve bazen
olumsuz bir rol oynadığı aşikardır; bölgesel çıkarlarını koruma ve Orta Doğu’da
yeni bir düzen kurma amacı taşır. Bu bağlamda, Kürt Devleti kurma fikrine de
dolaylı bir destek verdiği iddia edilmektedir. İsrail’in bazı Kürt gruplarını
gizlice desteklediği düşünülmektedir, bu da Türkiye için iç güvenliği tehdit
edici bir durum yaratır. Trump’ın politikaları, İSrail’in yeni Ortadoğu düzeni hedeflerine
ulaşmasına izin verecek mi yoksa Türkiye ile ilişkileri iyileştirmeye yönelik
adımlar mı atacak, zamanla görülecek.
Ukrayna: Trump,
Putin’i Etkileyebilir mi?
Ukrayna’daki savaş, üçüncü yılına
girdi ve Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin üzerinde ne kadar etkili
olabileceği hala soru işareti. Trump, daha önce Putin’e hayranlık duyduğunu
belirtmişti, ancak bu ilişkiyi kullanarak savaşı sona erdirebilir mi? Putin’in,
Ukrayna’dan çekilme konusunda acele etmediği göz önüne alındığında, Trump’ın bu
krizde bir değişim yaratma yeteneği belirsizliğini koruyor.
Ekonomik Vaatler:
Trump “Amerika’yı Düzeltmede” Başarılı Olacak mı?
Ekonomik açıdan Trump, Amerika’nın iç
ekonomisini düzeltmeye odaklanacağını, vergi indirimleri yapacağını, yerli
sanayileri teşvik edeceğini ve dış ticaret bağımlılığını azaltacağını vaat
ediyor. Ancak, Amerika bu politikalardan fayda sağlasa da, bu ekonomik
dönüşümler bölgedeki bazı müttefiklerin çıkarları aleyhine olabilir, bu da
Amerika’nın bölgesel ilişkilerini daha karmaşık hale getirebilir.
İçsel Zorluklar:
Derin Devlet ve Amerikan Çıkarları
Trump’ın Amerika’daki “derin devlet”
dediğimiz, askeri ve istihbarat kurumlarıyla olan ilişkisi, dış politika
üzerinde büyük etkiye sahip. İlk döneminde, Trump bu kurumlarla ciddi
gerilimler yaşadı ve sık sık onlarla çatışma içinde oldu. Bu durum, Trump’ın
Orta Doğu’ya yönelik politikasını yeniden şekillendirmede ne kadar başarılı
olacağı sorusunu gündeme getiriyor.
Ayrıca, Amerikan politik kurumları ve
Amerika’nın bölgedeki müttefikleri de karmaşık bir denklem oluşturuyor ve
Trump’ın iç ve dış zorluklarla başa çıkması gerekiyor. Bu bağlamda, Trump’ın
Orta Doğu’daki politikaları, Amerika’nın ekonomik ve jeopolitik çıkarlarını
güçlendirmeye yönelik bir bütünün parçası olabilir ve her zaman bölgesel
aktörlerin çıkarlarıyla örtüşmeyebilir.
Sonuçta Olarak: 2.
Trump dönemi Bir İstikrar Mı?
Orta Doğu’daki barış ve istikrarın
sağlanması konusundaki şüpheler devam etse de, Trump’ın ikinci dönemi,
Amerika’nın dış politikasında yeni bir aşamaya geçişi işaret edebilir. Ancak bu
dönemde karşılaşacağı büyük zorluklar göz önüne alındığında, bölgedeki
istikrarı sağlamak hiç de kolay olmayacaktır. Bölgedeki gerilimlerin ve
İsrail’in tehditlerinin devam etmesi, Trump’ın daha dengeli ve adil bir
diplomatik yaklaşım benimsemediği sürece, Orta Doğu’daki kalıcı barışı hayal
olarak bırakabilir.
Dr. Gülşen Yusuf Sağlam